MUZAFFER ÇETİN’İN ARDINDAN
Polis teşkilatı milletimize hizmet eden kahraman bir teşkilat.
Polis gece ve gündüz bizlerin huzuru, güveni, evimizde işyerimizde rahat etmemiz için çalışmakta. Türk polisi her türlü fedakarlığa katlanarak, bayram, yılbaşı, hafta sonu tatili demeden görevini yapmanın gayretinde. Amaç; görev yaptığı yörenin halkı rahat ve huzurlu olsun.
İşte bu idealde vatan ve millet aşkıyla görev yapan bir genç polis müdürümüzü kaybetmenin hüznünü yaşıyor Sorgun. Sadece Sorgun mu, hayır tüm palis teşkilatı aynı üzüntü içerisinde buna eminim.
Polis müdürü, benim de sevgili öğrencim Muzaffer Çetin’in ani vefatı bizleri derinden yaraladı. Beşer olmak sonradan kazanılan bir vasıf, onun da bir sonu var: Ölüm.
Nitekim nice peygamberler geçti, hiçbiri bu alemde kalmadı, hepsi Rablerine döndüler. Çünkü hayatta insanın başına geleceğinden kesinlikle emin olduğu tek bir şey varsa, o da ölümdür.
Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine yani Allah’ına kavuşacaktı. Onun için Mevlâna ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen “Şeb-i Arûs” diyordu ve dostlarına ölümünün ardından ah-ah, vah-vah edip ağlamayın diyerek vasiyet ediyordu.
Ama ne mümkün, insan yakınlarını, sevdiklerini kaybedince maalesef o metaneti göstermekte zorlanıyor.
Muzaffer Çetin benim ortaokulda, lisede dersine girdiğim, çok sevdiğim öğrencilerimdendi.
Yazdığım Meçhul Öğretmen piyesinde Avukat rolünde oynamıştı. Piyesin bir bölümünde onun isminden bahsederek “
-Hüseyin pilot olmuş şeref uçuşu yapmakta, Şakire tiyatro sanatçısı olmuş Hürrem Sultan’ı oynamakta, Sadi doktor olmuş, Muzaffer avukat olmuş adaleti savunmakta, Müzeyyen hemşire olmuş şehit yarası sarmakta” diye devam eden bir konuşmayı da metne almıştım,.
Ama Muzaffer Avukat değil, polis oldu. Kayseri’de görev yaparken gazetemde onunla yaptığım bir röportajı yayınlamıştım.
Her zaman takdir ettiğim, sevgi beslediğim ve saygı gördüğüm ender öğrencilerimdendi.
Kelebeğin kanatlanıp uçması gibi kanatlanıp fani dünyadan ahiret alemine göçtü.
Ölüm bir kara deve. Her kapıya çöker... Gelin girmedik ev olur, ölüm girmedik ev olmaz.
Gelen geçer, konan göçer. Bu bir kervansaraydır ki konan göçer. Ama sevgili Muzaffer ömrünün baharında tez göçtü gitti..
Yunus’un deyişiyle;
“Şu dünyada bir nesneye
Yanar içim göynür özüm
Yiğit iken ölenlere
Gök ekini biçmiş gibi”
Ölüm karşısında ne kadar mütevekkil davransak da ölümü gençlere yakıştıramıyoruz.
Hele daha bu vatana olan borcunu ödemek için düşleri olan Muzaffer gibiler için... Çok erkendi...
Merhuma Allah’tan rahmet, yakınlarına, ailesine ve sevenlerine ve polis teşkilatına başsağlığı diliyorum...
Bu haber 7661 defa okunmuştur.